Pazartesi, Mart 22, 2010

Giddar'dan Yansıyanlar - III – Serkan Süleymaniye

Merhaba;

Giddar’dan Yansıyanlar için üçüncü duyurum Serkan Süleymaniye.

Süleymaniye’nin Giddar için Last.fm’de açtığı Giddar albümüne şu linkten ulaşabilirsiniz.
http://www.lastfm.com.tr/music/Serkan+S%C3%BCleymaniye/G%C4%B0DDAR

Bu albümdeki beş parçayı da indirebilir, dinleyebilirsiniz.

Sevgiler

Pazartesi, Mart 15, 2010

Giddar'dan Yansıyanlar - II – Tuncay Efe



Tuncay Efe abimin yılbaşı hediyesi.

http://tuncayefe.com/

Sevgiler
Erbuğ Kaya

Etiketler:

Çarşamba, Mart 10, 2010

Giddar'dan Yansıyanlar - I - Tezel Zenginoğlu

Merhaba;
Giddar’ı okuyup çeşitli konularda çalışmalar üreten insanları paylaşmak istedim. Bunlardan ilki: Tezel Zenginoğlu

Altta Tezel Zenginoğlu’nun MySpace linkinden Giddar için bestelediği “Drocan & Levityan” ve “Judgement” parçalarını dinleyebilirsiniz.

http://www.myspace.com/tezelzenginoglu

Sevgiler

Etiketler:

Cuma, Ekim 30, 2009

Giddar - Fantastik Roman

Merhaba çok uzun zamandır bloglarıma yazı yazmıyordum. Ama emin olun iyi bir sebebi vardı. Çünkü başka bir şey yazıyordum. Evet, 1997 yılında kurgulamaya, 2002 yılında yazmaya başladığım romanım "Giddar” artık kitapçılarda.

Ayrıca Tüyap Kitap Fuarında imza günüm olacak. Tüm bilgiler altadır.

Sevgiler
Erbuğ Kaya

Arka Kapak Yazısı
Ruhlar, Azad’ın karanlığına hapsedilmiş. Zamelgothlar Kutsal Yazıları geri almak için kuzeye gidiyorlar. Büyücü Kralın değiştirdikleri, Dhrazma’nın uykusundan uyanmasını bekliyorlar. Güneyli bir savaşçı, sırlarıyla taş ocaklarına gönderilmiş. Arkonyalılar, sırrını kendilerinin bile bilmediği bir sessizlik yemini etmişler. Meglionlar gerçekleri öğrenmek için bedel ödüyorlar. Suskunlar sonsuza dek tanrılarla anlaşmışlar. Korsan iki kardeş, tanrıların olmadığı bir ada hayali kuruyor. Karanlık İmparatoriçe, Giddar’ı sarsıyor. Bir Sheilan kadını tüm inançlarını hiçe sayarak yaşadığı toprakları terk ediyor. Dvorlak rahibeleri, ormanlarında tanrıçaları için durmadan çalışıyorlar.

Üç bin yıllık bir efsane, Giddar’da yeniden yeşermeye başlıyor, gerçeklik kuruluyor...

Ve Siox Dia Mont tüm bunlardan habersiz, Özgürlük Duvarının üstünde, güneye bakıyor...

Esilda-i kaldanese solgamis urda belie.

Bilgiler
Kapak Tasarım: Yulay Devlet
565 sayfa - 2.Hamur - Ciltsiz - 16 x 24 cm.
Kalkedon Yayınları
ISBN: 9786055679231

Giddar'ın Sitesi



Online Satış Linkleri
Kitap Yurdu
idefix
Hepsi Burada



Etiketler:

Cuma, Ağustos 24, 2007

ayı

hava sıcak. serinlemek için kendini dereye atıyor. ama insanlar onu görüyor. sopayla vurmaya başlıyorlar. kıyıya çıkabilse kendini koruyacak ama sopalı insanlar izin vermiyor. kurtulmak için derenin ortasına yüzüyor. bu sefer taş atıyorlar. kendini akıntıya bırakıp onlardan uzaklaşmaya çalışıyor. takip ediyorlar. yine taşlar, yine sopalar. üstelik yorgun artık. ve kaçınılmaz kaderine razı oluyor. taşlı sopalı insanlar tarafından dövülerek öldürülüyor. bilmiyor ama bu aynı zamanda videoya çekiliyor.

insan

starcraft oynayanlar bilir. oyunda zerg diye bir ırk vardır. ancak kendi öz maddelerinin bulunduğu yere kadar genişleyebilirler. ağaç, ot dinlemden her yeri iğrenç bir madde ile istila ederler.

insan

yaratılışı tartışacak değilim. her nasıl yaratıldaysak, devam eden ve günümüze gelen süreçten bahsedeceğim. insan denilen dünya ırkı, diğer tüm ırklara göre doğa karşısında zayıftır. ne hızlı koşabilir, ne uçabilir, ne yüzebilir insan. ne pençesi var, ne keskin dişleri, ne zehiri insanın. doğal seleksiyon sonucu dünyadan yok olmaya mahkumken insan, inanılmaz bir silah geliştiriyor. volkan patladığında yanan, aslan saldırdığında parçalanan insan kendini korumak için zekasını kullanmayı öğreniyor. paranoyayla gelişen zeka bir tuhaf oluyor. doğadan korkan insan, içten içe ondan nefret ediyor ondan. hemde ona ihtiyacı varken. ve starcrafttaki zerg gibi çoğalarak dünyayı istila ediyor. her şeyi yok edip kendini güvende hissettiği betonu dikiyor yerine.

hiç bir özelliği olmamasına rağmen besin zincirinin tepesinde duran bu ırkın bir kısmı, geçte olsa gelişiyor ve paranoyak zekadan sıyrılıp doğanın önemini anlıyor ama artık çok geç. çünkü zekası hastalıklı olan vurdum duymazlar topluluklar halindeler ve kalabalıklar. dünyayı felakete sürüklediler sürüklüyorlar. hiç canı acımıyor. insanın terbiyesizliği yüzünden ısınmış dünyada serinlemeye çalışan ayı kardeşi işkence ederek öldürüyor. birde utanmadan bunu kameraya çekiyor. nasıl yendiğini kanıtlayacak ya AYI.

dert etmeyin ayı kardeşler, bu dünya yakında bu pisliği, insanı tükürür, atar. sizde güzel, yeşil dünyanızda rahat rahat yaşarsanız. (tabi kendisinin yok olacağını anlayan insan delirip, giderken her şeyi yok etmeye kalkmassa.)

bu olanlar için çok üzgünüm, canım arkadaşım, ayı dostu Önder. çok üzülmüşsündür.

Perşembe, Ağustos 09, 2007

Yenilikler ve devam

Merhaba;

Çok uzun süredir sinir stresi ihmal ettiğimi biliyorum. Ama bu süre içinde çok şeyler oldu bitti. Artık daha genel konularda da yazma ve kendi sitemi hazırlama isteğimi durduramadım.

Sonuçta çalışmalarımı, beğendiklerimi, haberlerimi sunduğum şahsi sitem www.erbugkaya.com'u yayına geçirdim.

Ama bununla da bitmiyordu. Farklı konularda yazma isteğim de vardı. Fakat ne şahsi sitem, ne sinir stres bunu sağlayacak içerikle hazırlanmadılar. Bu sebeple kendi adıma bir blog sitesi daha açtım. www.erbugkaya.blogspot.com'da artık istediğim konularla ile ilgili yazı yazabileceğim.

Sinir stres'i erbugkaya.blogspot'un altına "Sinir Stres" etiketiyle taşıdım. Sinir ve Stres yaratan konularla ilgili yazılarıma artık buradan da ulaşabilirsiniz.

Şahsi sitem - http://www.erbugkaya.com
Blog sitem - http://www.erbugkaya.blogspot.com

Sevgiler

Çarşamba, Ekim 04, 2006

işte bu hayal kırıklığı

google arama sonuçları ile ilgili aşağıdaki şu link eylül 2005’de en çok aranan kelimeleri gösteriyor.

http://www.google.com/press/zeitgeist/zeitgeist-sep05.html#tr



bu sonuçların türkiye’nin ufak bir profili olduğunu düşünüyordum. ve bu konu ile ilgili bir yazı yazacaktım. bu türkiye’nin biraz batıl, biraz cinsellik düşünen, biraz kendini güvene almaya çalışan, biraz futbol fanatiği, biraz geleceği için kaygılandığını anlatan bir yazı olacaktı. diğer çağdaş ülkelerin arama sonuçlarıyla karşılaştırmalar yapacaktım. neyimizin eksik olduğunu, ne yapmamız gerektiğini yazmaya çalışacaktım. hatta bu eğlenceli bir konuydu. ama bu sırada google’un başka bir sitesine ulaştım. ve buradan çıkan bir sonuç berbat.

http://www.google.com/trends

google’in herhangi bir kelimenin en çok hangi şehirden, ülkeden ve hangi dilde arandığını gösteren sitesi. lütfen arama çubuğuna child porn (çocuk pornosu) yazar mısınız?




belden aşağı düşünen bir ülke olduğumuzu biliyordum. bastırılmış cinselliğin sürekli patladığını biliyordum. ama bu kadar sapık, bu kadar aşağılık bir şeyde en önde giden olacağımızı tahmin etmemiştim. işte bu hayal kırıklığı. neyi merak ettiniz. bu neyin arayışı? türkiyenin geleceği siz misiniz? siz kimsiniz?
ahlakın yok, vicdanın yok, ruhun yok. sen yoksun. DEFOL !!!